Hi quest ,  welcome  |  sign in  |  registered now  |  need help ?

Çay, Yeşil Çay, Siyah Çay Faydaları Yararları Zararları

Written By Unknown on 9 Ağustos 2011 Salı | 10:38

ÇAY, SİYAH ÇAY, YEŞİL ÇAY

CAMELL1A SINENSIS (L) O. KUNZE

Tıbbi Nitelikleri: Gerek siyah gerekse yeşil çay kansere karşı koruyucudur, virüslerin, mikropların çoğalmasını önler, kalp ve damarları kireçlenmeye karşı korur, yüksek tansiyonu düşürür, kanı pıhtılaşmaya karşı korur, kemiklerin sıkılaşmasım sağlar, dişleri çürümeye karşı korur, ağız kokusunu önler.

Araştırmalar çayda bulunan epigallokateşingallatm (EGCG-polifnol) kansere karşı en iyi koruyucu olduğunu göstermiştir. Epigallokateşingallatm özellikle yemek borusu, mide ve karaciğer kanserinde daha etkilidir.

Çay, güçlü bir kanserojen olan nitrosamin zehrinin midede oluşmasını önlemektedir. Yeşil çay özellikle akut alerji nöbetlerinde içindeki manganez nedeniyle yatıştırıcı olmaktadır. Çaydaki manganez kandaki şeker oranını düşürdüğünden, alerjik nöbeti karşıt etki yaparak durdurur. Bu durumda el veya ayaklara sıcak yeşil çayda banyo yaptırılması da yararlı olmaktadır.

Yüksek tansiyonun nedeni tam olarak aydmlatılamamıştır. Ancak karaciğerin ürettiği renin, anjiyotensin I-II gibi birçok enzimin kan basıncı üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Bunlardan anjiyotensin H’nin büzücü gücü daha yüksek olduğundan yüksek tansiyonun oluşmasında en etkili olan enzimdir. Yeşil çaydaki kateşin anjiyotensin H’nin üretimini önlemekte ve kan basıncının düşmesini sağlamaktadır. Yaşlanan insanların damarlarında zayıflamalar görülür ve damarlar elastikiyetini kaybeder. Çaydaki bir enzim damarların güçlenmesini ve basıncının düzenli kalmasını sağlamaktadır.

Çayın antioksidan gücü E vitamininden 20 kat fazladır. Vücudunda yüksek oranda E ve C vitamini olan canlılar daha uzun yaşamaktadır. Çay karaciğer hastalıklarının tedavisini destekler. Çok zor tedavi edilen hepatit iltihaplarının kansere dönüşmesini önler.

Düzenli olarak yeşil çay içenlerde kan dolaşımı şikâyetleri çok ender görülmektedir. Çayın gribe karşı koruyucu olma özelliği içindeki flavon etkili maddenin, grip virüsüne yapışarak onu öldürmesinden kaynaklanmaktadır, ishale neden olan virüsler de grip virüsleri gibi çaydaki benzer bir madde tarafından aynı şekilde öldürülmektedir. Kolera virüsü zehirinin aktif duruma gelmesi de çay tarafından önlenmektedir.

Bu nedenle çay ishal enfeksiyonlarına karşı iyi bir koruyucudur. Çay güçlü bir idrar söktürücüdür. Çayın kalp ve kan dolaşımını koruyucu özelliğini, içindeki vitamin etkisi gösteren maddeler sağlamaktadır. Akut kalp enfarktüsüne ve inmeye karşı koruyucu gücü de kan pıhtılaşmasını önlemesinden kaynaklanmaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan denemeler çayın etkisinin asetilsalisil asit kadar güçlü olduğunu göstermiştir.

Araştırma doğal kateşinin kan şekerini önemli oranda düşürdüğünü göstermiştir. Kandaki şekeri düşürmek için uygulanan yenebilir kateşin kuru yeşil çaydan elde edilmektedir. Ayrıca, yeşil çayda bulunan polisakkarit de kan şekerinin azalmasında etkili olmaktadır. Yaşlılık şekerinde gün boyu içilen yeşil çay, şekerin kontrol altında tutulmasına yardımcı olmaktadır.

Çay gençlik ve canlılık verir. Bu nedenle yaşlıların kahve yerine çay içmeleri önerilmektedir. Çay kan dolaşımını harekete geçirir ve uyanık kalmayı sağlar. Bağışıklık sistemini destekler, metabolizmayı hızlandırır ve daha fazla oksijen almayı sağlar. Birçok hastalığın oluşmasını önleyerek koruyucu rol oynar.

Not: Yaşlılar her gün birçok kez çay içebilir. Ancak 1 çay fincanı çay için 2 g çay kullanılmalıdır.

Çayın içinde iltihap önleyici birçok madde vardır. Özellikle başlangıç durumundaki anjin için iyidir. Aynı zamanda sıcak çay rahatlatıcıdır. Yeşil çayda bulunan kateşin karies bakterilerinin metabolizmasını etkiler ve çoğalmasını önler. Kateşinin bakteri öldürme özelliği olduğundan karies bakterilerini öldürmektedir. Uzun zamandan beri florun dişlerin direncini artırdığı bilinmektedir. Çayda flor doğal olarak bulunmaktadır. Bitkiler içerisinde en yüksek oranda flor çayda bulunmaktadır. Yeşil çay banyosu ayakları mantarlara karşı dayanıklı hale getirir.

Çay kadınlarda doğurganlık oranını artırır. Yeşil veya siyah çay alzheimer hastalığının gelişmesini yavaşlatır.

Dikkat: Çayın tüm tıbbi niteliklerinden ancak günde en az 10 çay fincanı içenler tam olarak yararlanabilir.

Kullanıldığı Yerler: Ağız kokusu, alerji, anjin, artrit, damar sertliği, ayak mantarı, depresyon, flor eksikliği, gastrit, gaz şişkinliği, kan damarları zayıflığı, kanser, kolesterol, şeker, yaşlılık, yüksek tansiyon.

Botanik Özellikleri: Yeşil çay ve siyah çay aynı ağacın ürünüdür. Aradaki fark çay yapraklarının işlenmesinden kaynaklanmaktadır.

Camellia Assamica ve Camellia Sinensis konik olarak büyüyen ağaçlardır. Boyları türüne göre 6-15 metre arasında değişir. Çay ağaçları 100 yıl yaşar. Çin’de yetişen çaya Camellia Sinensis, Hindistan’da yetişene ise Camellia Assamica adı verilmiştir. Bu çay bitkilerinden Japonya ikliminde ve toprağında yetişen ve yetiştiği çevreye uyum sağladığı için çok iyi ürün veren Camellia Japonica gibi birçok tür üretilmiştir. Günümüzde çay yetiştiricisi kendi çevre koşullarına en iyi uyum sağlayan çayı seçme şansına sahiptir.

Çin’de yabani olarak yetişen subtropikal çay, kökünden itibaren dallanmaya başlar ve yavaş büyür. Toprak bakımından daha yetingendir. Hatta hafif dona dayanıklıdır ve az nemde de yaşamını sürdürür. Assam çayı tam bir tropikal bitkidir. Gelişebilmesi için güçlü güneş ışığına, sıcağa ve yüksek oranda neme ihtiyacı vardır.

Çay bitkisi yaz kış yeşildir. Yapraklarının toplanmasını kolaylaştırmak için devamlı budanarak boyu 120-150 cm arasında tutulur. Ne kadar fazla sulanırsa o kadar çok ürün verir. Yüksek nem gelişmesinin başlıca koşullarından biridir. Çin’de en iyi çay, tepeleri sürekli bulutlarla kaplı dağlarda yetişir. Bununla birlikte, çayın günde ortalama 4-5 saat güneşe ihtiyacı vardır.

Çin çayının yaprakları uzun, oval, koyu yeşil, parlak, kısa saplı ve kenarları ince dişlidir. Taze yaprakların altında çok ince, gümüş renkli parlak tüyler vardır. Hint çayının yaprakları daha büyük ve derimsidir. Çin çayından daha fazla ürün verir. Assam melezleri bol ürün verir, dayanıklıdır, hastalıklara ve zararlı böceklere karşı kendini daha iyi korur.

Çay ağacının çok güçlü kazık kökü toprağın 6 m derinliğine kadar iner. Suyunu ve gıdasını yetiştiği toprağa göre gelişen yan kökleriyle alır.

Nelerinden Yararlanılır: Yaprağından yararlanılır.

Toplanması ve Saklanması: Çay yetiştiği iklime göre, tüm yıl boyunca veya belirli dönemlerde toplanır. Çay sürgünlerinin ucundaki 3 yaprak, çay yaprakları üzerindeki çiğ kuruduktan sonra elle toplanır. Genellikle yaprağın biri tam açmadığı için toplanan çay yaprağı sayısı 2,5 olarak kabul edilir.

Yaprakların toplandıktan en geç 6 saat sonra fabrikaya götürülmüş olması gereklidir. Aksi halde kalitesinden kaybeder.

Siyah çay fermantasyon sonucu elde edilmektedir. Bu karışık ve çok özen isteyen bir işlemdir. Fermantasyon sürecinde çay yapraklarında oluşan kimyasal reaksiyon nedeniyle tanen maddesinin bir bölümü değişikliğe uğrar. Yeşil çay böyle bir işlemden geçirilmediği için içindeki tanen oranı daha yüksektir ve tadı daha buruktur.

Yeşil çayın rengim koruması ve yapraklarındaki enzimlerin sonradan fermantasyona başlamaması için yapraklar özel tavalarda ısıtılarak veya buharla içindeki enzimler tahrip edilir.

Çayın toplanması, depolanması ve paketlenip piyasaya sunulması arasında oldukça uzun zaman geçmektedir. Bu süre içinde çaydaki kimyasal reaksiyonlar devam eder. Toplandıktan sonraki üç hafta içinde çayın kalitesi daha da artar. Depolama süreci içinde çaydaki teaflavin ve okside olmamış flavonlar azalır, teinin suda çözünürlük özelliği artar.

En mükemmel paketlemede bile çay kalitesinde kayıp olmaktadır. Uzun süre depolanan çayda, özellikle aroma kaybı olur, büzücü gücü azalır. Bazen tadında arzu edilmeyen değişiklikler ortaya çıkar. Uzun süre depolama, çaydaki kateşin oranını da olumsuz etkiler. Çay hava ve ışık geçirmeyen cam, porselen veya tahta kaplarda ve serin yerlerde saklanmalıdır. Nemden çok iyi korunmalıdır.

Kokusu ve tadı: Siyah çay içmeye alışık olanlar için yeşil çayın tadı yavan, otumsu ve hafif acımsıdır. Yeşil çayın rengi sarıdır ve çaya özgü aroması yoktur. Siyah çay uzun süre demlendiğinde koyu kırmızı bir renk verir. Kendine özgü bir aroması vardır. Hafif buruktur. Her iki çay türü de uzun süre demlendiklerinde acılaşır.

Yan Etkileri ve Zararları: Bazı insanlar içinde tein bulunan içecek veya yiyeceklere karşı alerjik reaksiyon gösterir. İçin-, de tein olan kahve, kakao, siyah çay, kola, çikolata gibi içecekleri içtikten veya gıdaları yedikten bir saat sonra vücutlarının her tarafında kaşıntı başlar.

Yeşil çayın içinde de tein vardır, ancak hiçbir alerjik etki yapmamaktadır. Bundan teinin değil, bağlantılarının ve birleşimlerinin alerjiye neden olduğu sonucu çıkar. Her şeye rağmen içinde tein bulunan içecekler ve gıda maddelerine karşı dikkatli olunmalıdır.

Dikkat; Yeşil veya siyah çayla kesinlikle ilaç alınmamalıdır. Çayın ve alınan iiacın karşıt kimyasal etkileşiminden istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir. Ayrıca 7 dakikadan daha uzun süre demlenmiş çaydaki tanen mide ve bağırsaklardaki gözenekleri daralttığından Hacın bir bölümü emilmeden dışarı atılır.

Tein en çok birinci demde bulunduğundan, çocuklara çayın birinci demi dökülerek ikinci deminin verilmesi önerilmektedir.

içinde tein bulunan içecekler ara sıra uyumamak için içilebilir. Ancak bu yöntem kesinlikle uzun süre uygulanmamalıdır. Uyarıcı maddeleri uzun süre kullanmak hiçbir zaman sağlıklı değildir. Çayda ve tein içeren diğer tüm içeceklerde bulunan teofilin ve teobromin alkaloitleri, teinin uyarıcı gücünü artırır. Örneğin çay ve çikolata teinin uyarıcı gücünü ve canlandırıcı etkisini artırır. Tütünde bulunan nikotin de teinin gücünü artırır.

Çay ve ette yüksek oranda üre bulunmaktadır. Aşırı derecede et yemek ve çay içmek gut hastalığına, romatizmaya ve sinirsel bozukluklara neden olabilir. Gut hastalığı ve romatizması olanlar fazla çay içmekten ve et yemekten kaçınmalıdır. Özellikle çay ve eti bir arada, yüksek oranda tüketmemeli, siyah çay yerine ölçülü oranda yeşil çay içmelidirler. Peklik çekenler 3-4 dk demlenmiş çay içmelidirler. Demlenmenin 5. dakikasından itibaren tanen serbest kalır. Tanen büzücü olduğundan pekliği olumsuz etkiler.

Yemekle birlikte içilen çay, demirin vücut tarafından emilmesini önler, kansızlığa neden olur. Bu nedenle kahvaltıda ve yemeklerde çay içilmemelidir. Fazla içilen çok demli çay, insanların sinir sistemini olumsuz olarak etkileyebilir.

Aşırı sıcak yenen gıda maddelerinin ağız, yemek borusu ve mide kanserine neden olduğu uzun zamandan beri bilinmektedir. Aşırı sıcak içilen çay da ağız, yemek borusu ve mide kanseri riskini yükseltir.

Kullanma Biçimleri: Çay içten uygulanır.

Bitkiden Yararlanma Yöntemleri: Çay porselen veya cam kapta yapılmalıdır. Çayın yapıldığı kap deterjan veya sabunla değil, sıcak suyla yıkanmalıdır. Yeşil çay ve siyah çayın yapımı farklıdır. Suyun sertliği çayın aromasını ve tadını etkiler. Çay, sertliği az olan suda daha iyi demlenir. Suyun mineral oranı da düşük olmalıdır. Çay suyu kısa süre (yaklaşık 30 saniye) kaynatılmalıdır. Uzun süre kaynatılan su, çayın aromasını olumsuz etkiler. Klorlu sular ağzı açık kaynatılmalıdır.

3 dk demlenen çay uyarıcıdır. 7-10 dk arasında demlenen çay sakinleştirici dir. Bu etkiler çaydaki tein ve tanen maddelerinden kaynaklanmaktadır. Tanen 5. dakikadan itibaren serbest kalmaya başlar. 10 dakikadan sonra çay çok acılaşır.

Demlenmenin ilk 3 dakikasında çaydaki tein maddesi serbest kalır. Çaydaki tein canlandırıcı etkisini yavaş gösterir, ancak bu etki uzun sürer. Ayrıca teinin kan damarlarını genişletici özelliği vardır. Böbrekler üzerinde de etki yaparak idrar söktürücü rol oynar. Yeşil çayın üzerine kaynar su haşlanmaz. Çay suyu kısa süre kaynatılır, birkaç dakika beklenir, porselen veya cam bir kaba konur ve içine yeşil çay karıştırılır. Suyun sıcaklığının 70°C’den daha fazla olmamasına kesinlikle dikkat edilmelidir. Uyarıcı olarak 3 dk demlenir. Çay suyunun yumuşaklığı çayın tadını, aromasını ve içimini olumlu olarak etkiler.

Yeşil çayın kalitesine göre aynı çay birkaç kere demlenebilir. İkinci ve üçüncü dem daha çok sakinleştirici dir. Siyah çay demlemek için çay suyu kısa süre kaynatılır. Porselen veya cam kaba siyah çay konur ve üzerine kaynar su eklenir. Uyarıcı olarak 3-4 dk demlenir. 1 çay fincanı suya 2 g yeşil veya siyah çay konur. 1 litre suya ise 10-15 g çay konur. Bu yöntemle acılaşma önlenmiş olur. Şekersiz içilen 1 çay fincanı yeşil veya siyah çayda sadece 2 kalori vardır. İçine süt veya krema karıştırılan çayın aroması güçlenir. Çaydaki tein süt tarafından geçici olarak bağlanır, ancak bu bağlantı teinin mide epitel dokusunu tahriş etmesini önlemez.

Çay içine birkaç damla limon suyu veya bir dilim limon karıştırılarak da içilir. Limon çayın rengini açar ve aromasını değiştirir. Limonlu çay susuzluğu giderir. Ağız kurumasını önler.

Çay keyfi ülkeden ülkeye değişmektedir. Hatta aynı ülkenin değişik bölgelerinde bile çay içme alışkanlığı değişiktir.

Hindistan’da çay çok sütlü, tatlı, içine belirli baharatlar karıştırılan milli bir içecektir. İrlandalılardan sonra en çok çay içen İngilizler kişi başına ortalama günde 5 çay içer. Çay fincanının beşte birini soğuk olmayan sütle doldurur, üzerine sıcak çay koyar ve şeker karıştırırlar. İskoçlar çay fincanına bir kadeh viski ve şeker koyduktan sonra sıcak çay doldururlar ve son olarak da krema eklerler.

Rusya’da demliğe çok çay az su konur. Bu yöntemle çok koyu çay elde edilir. Demlikten bardağa konan çaya, ağız tadına göre sıcak su ve şeker karıştırılır. Buzlu çay için çay şoklanarak dondurulur ve dondurucuda saklanır. Her bardak için 4-5 g çay konarak demlenir. Bir bardağın üçte ikisi buzla doldurulur ve kaynar demli çay bu bardağa doldurulur. Arzuya göre şeker, limon, cin, konyak veya kampari de karıştırılır.

İçindeki Bazı Maddeler: Tein (%l,5-4 arasında), adenin, teofilin, teobromin, eterli yağ ve aroma maddeleri (300′den fazla), mineraller ve izleri (alüminyum, bakır, çinko, demir, flor, iyot, kalsiyum, manganez, potasyum), vitaminler (B, C, E, niasin, pantotenik a-sit), aminoasitler, diğer maddeler (selüloz %10, yağlar, üre, balmumu, saponin, lipoksigenaz, karoteno-id, flavonglikozit, flavonoidler (polifenoller). 5 çay fincanı çay (20 g çay) bir insanın günlük flor ihtiyacını karşılamaktadır. Çayın içindeki florun oranına göre bazen 5 çay fincanmdaki flor oranı ihtiyaçtan yüksek olmaktadır.

Tein ve kafein kimyasal olarak aynı maddelerdir. Çayın içindeki 400′den fazla maddenin birlikte yaptıkları etki henüz tam olarak bilinmiyor. Çin ve Japonya’da yapılan araştırmalarda 100 g yeşil çayda 9,36-12,9 g polifenol ve 1,82-2,94 g tein tespit e-dilmiştir. Tein oranının tüm çay toplama süresince aynı kalmasına karşılık, polifenol oranı ilk ve sonbaharda yükselmektedir. Tıbbi olarak reaksiyon göstermesi için günde 0,75-1,55 g polifenole ihtiyaç vardır. Normal olarak içilen yeşil çayla bu oranın alınmasının imkânsız olduğu ileri sürülmektedir.

REÇETELER

Ayakları Mantarlardan Koruyucu Banyo:


Adaçayı yaprak 50 g

Yeşil çay 25 g

6-7 g karışıma 2 litre kaynar su eklenir, ıo dk demlenip süzülür. Yatmadan kısa süre önce, ayaklar içinde 10-15 dk banyo yapılır. Çok iyi kurulandıktan sonra yumuşatıcı bir yağla masajlanabilir.

Bu banyonun başlangıç durumundaki mantarları yok ettiği de ileri sürülmektedir. Ancak bu uygulamanın uzun süre yapılması gereklidir.

Gaz Şişkinliği:

Rezene tohum 25 g

Yeşil çay 25 g

4 g karışıma 70°C, sıcak su eklenir 7 dk demlenir. Yemekten ı saat sonra içilir.

Menopoz:

Anason tohum 5 g

Civanperçemi çiçekli dallar 5 g

Lavanta çiçek 5 g

Meyan kök 5 g

Mürver çiçek 5 g

Peygamberçiçeği çiçek 5 g

Sığırkuyruğu çiçek 5 g

Tıbbi öküzgözü çiçek 5 g

Bahçe nanesi yaprak 10 g

Barut ağacı ağaç kabuğu 10 g

Kayışkıran Kokulu menekşe Çay kök çiçekli bitki yaprak 10 g 10 g 20 g

5 g karışıma 150 mi sıcak su eklenir, 15 dk demlenip süzülür. Sabahları 2 çay fincanı içilir.

Kısa Açıklamalar:

Çocuklar 5 yaşına kadar, yılda ortalama 5 kere ishal olurlar. Bu durumda çocuğun vücudu su ve birçok mineral kaybeder. Çocuğun mineral kaybı elektrolit eriyiklerle karşılanır. Ancak bu eriyiğin olmadığı durumlarda çaydan yararlanılır. 1 g (yarım çay kaşığı) siyah çaya 150 mi kaynar su eklenir. Tanenin suda yüksek oranda çözünebilmesi için 15 dk demlenir. Çaya üzüm şekeri veya normal şeker karıştırılabilir.

Thea Sinensis L., Thea Viridis L., Teae Bohea L., Camellila Thea Link, Camellia Theifera Griff çayın eski adlarıdır.

Eski Çin yazılarında çayın adı t’u, şe, ming, kia veya çuan olarak geçmektedir. Günümüzde Japonya ve Çin’de ç’a adı yaygın olarak kullanılmaktadır. Hintliler milli içkileri olan bu içeceğe chai (çay) der. Türkçe çay adı da doğu kökenlidir.

Çayın anavatanının Çin ve Hindistan olduğu kabul edilmektedir. Hindistan’da yetişen yabani çayın Çin’de yetişenden farklı olmasına iklim ve toprak farkının neden olduğu ileri sürülmektedir. Çin’de çay tarımı MÖ 3000 yılından beri yapılmaktadır. Bu dönemin krallarından Shen Nung çay içmenin insana sağladığı faydaları övmüştür. Çin’de çayla ilgili ilk kitap üç cilt olarak 780 yılında yazılmıştır. Lu Yü, bölgesinde yaşayan birkaç çay taciri tarafından çayın kökeni, insanların çay içme alışkanlıkları, çayın tarihi ve tedavi gücüyle ilgili bir kitap yazmakla görevlendirilmişti. Bu kitap sayesinde Lu Yü yıllar boyunca birçok kuşak tarafından çayın pîrî kabul edildi. Kitabı ölümünden yüzlerce yıl sonra bile Çin’de ve Japonya’da çayla ilgili en önemli kaynak sayıldı. Çin’de Sung döneminde (960-1280) çay insanların yaşamında önemli bir yer edindi.

Dostlara ve önemli misafirlere çay ikram etme alışkanlığı örf ve âdetlerde yerini sağlamlaştırdı. Bu tarihlerde de çay öncelikle kültürlü tabakanın içeceği olarak kaldı. Zamanla çay pişirme işi mükemmelleştirilerek bir sanat haline geldi. Çin imparatoru Hui Zong (İS 1101-1126) çayın tanınmasını destekledi, çayla ilgili Kuan ç’a Hin adlı bir eser yazdı ve yeni çay yetiştirme yöntemleri geliştirdi. Yeşil çayla ilgili ilk bilgiler 13. yüzyıldan itibaren başlar. Çay başlangıçta ilaç olarak kullanılıyordu, ancak 13. yüzyıldan sonra yavaş yavaş keyif verici madde olarak da içilmeye başlandı.

Çay Japonya’da ilk defa 522 yılında kullanılmıştır. Çay Japonlara gezgin Budist rahipler tarafından tanıtılmış, özellikle Zen Budistleri tarafından desteklenerek yayılması sağlanmıştır. Tarımı 805-806 yıllarında Japonya’ya getirilen çay tohumlarıyla başlatılmıştır.

Japon çay seramonisinin esaslarını düzenleyen çay ustası Riyu’dur (1521-1591). Bu seramoni günümüzde de uygulanmaktadır.

Avrupa’ya çay ilk kez 1610 yılında getirilmiştir. Ticareti ise 1638 yılından itibaren başlamıştır. Başlangıçta çay eczanelerde satılmış ve ilaç olarak kullanılmıştır. Dönemin tanınmış hekimleri içilmesini destekledikleri için çay çabuk yayılmıştır. 1700 yılından itibaren İngiltere’de günlük içecek olmuştur. 18. yüzyılın ortalarında İngiltere’de çay kahveden çok içiliyordu. İsveç’te ise 1756′da kahve ve çay içilmesi yasaklandı. İngilizler kendilerine birçok zorluk çıkaran Çin çay tekelinden kurtulmak için, 19. yüzyılda Çin çayını Hindistan topraklarında üretmeye başladılar. Aynı zamanda Assam çayını da geliştirdiler. Avrupa’da çayın iki ayrı ağaçtan toplandığı sanılıyordu. 1850 yılında çayın renginin farklı olmasının, çayın toplandıktan sonraki işlenme yönteminden kaynaklandığı açıkladı.

Eldeki kayıtlardan Türkiye’de ilk çay yetiştirme denemesinin 1888 yılında Bursa’da yapıldığı anlaşılmaktadır. Mudanya Kaymakamı Hasan Fehmi’nin 1892′de yayımlanan Coğrafyayı Sınaî ve Ticari adlı kitabında çay fidanlarının, dönemin ticaret bakanı es-bakı İsmail Paşa aracılığıyla Çin’den getirildiği yazmaktadır. Toprak ve iklimin çayın yetişmesine uygun olup olmadığı araştırılmadan yapılan bu girişim başarılı olmadı.

Çayın Türkiye’de yetiştireebileceği tezi ilk olarak 1917 yılında Halkalı Ziraat Mekteb-i Âlisi müdür yardımcısı Ali Rıza Erten tarafından ileri sürülmüştür. Dönemin hükümeti tarafından görevlendirilen Ali Rıza Erten, Batum ve çevresinde narenciye ve çay yetiştirildiğini ve Rize ve çevresinin toprak ve iklim yönünden Batum’la özdeş özelliklere sahip olduğunu tespit etmiştir. Çalışmalarıyla ilgili 91 sayfalık rapor kitap olarak basılmıştır. Araya savaşın girmesi bu çalışmanın gerçekleşmesine engel olmuştur. Bundan sonraki girişim 1924 yılında gerçekleşmiştir. TBMM’nin 16 Şubat 1924′te çıkardığı bir yasayla Rize iliyle Borçka kasabasında narenciye, fındık ve çay yetiştirilmeye başlanmıştır.

Üreticiye yeterli bilgi verilmediğinden bu girişimden de sonuç alınamamıştır. Çay içme alışkanlığının halk arasında süratle yayılmaya başlaması Türkiye’de çay yetiştirme arayışlarının hızlanmasına neden olmuştur. 1933′te dönemin Ziraat Bakanı Muhlis Erkmen ve beraberindeki bilim insanlarından oluşan heyet Rize ve çevresinde yaptıkları incelemeden sonra bir çay yetiştirme programı hazırlamıştır. Zilini Derin 1937 yılında çay tarımının yerleşmesi ve geliştirilmesi için tam yetkiyle görevlendirilmiştir.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Endorphin Slim, şifalı bitkiler ile elde edilmiş mucizevi bir üründür. Endorphin slim sayesinde kısa süre içerisinde zayıflayabilir, fit bir vücuda sahip olabilirsiniz.

Yorum Gönder